Mide Hastalıkları Nelerdir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Mide Hastalıkları

Besinleri saklanma, karıştırma ve parçalama görevini üstlenen midenin içerisinde mide asidi vardır. Sindirimi kolaylaştıran mide asitleri, mideye zarar verebilir. Bu nedenle midede bir mide zarı bulunur. Mide zarı, mide asitlerinin mide duvarına saldırmasını engeller. Mide zarındaki hassasiyetin bozulması, çeşitli mide hastalıklarının da ortaya çıkmasına sebep olabilir. Mide hareketlerinin düzensizleşmesine sebep olan günlük yaşam koşulları, kişinin hayatını olumsuz yönde etkileyebilir. Mide kanseri, sindirim bozukluğu, mide ekşimesi, mide ülseri ve gastritler gibi birçok farklı formda karşımıza çıkan mide hastalıkları, tedavi edilmezse ileride daha büyük problemlere sebep olabilir.

Mide, yemek borusu (özefagus) ile oniki parmak barsağı (duodenum) arasında yer alan, cerrahi açıdan kendine özgü bir anatomisi ve damar yapılanması olan özel bir organdır. Mide kanseri tedavisinde uygulanan ameliyat türleri açısından son 20 yılda çok büyük değişikler olmamıştır. Ancak, tıptaki gelişmeler sayesinde mide ameliyatlarının minimal invaziv yöntemlerle yapılabilirliği artmış, günümüzde hem rezeksiyonlar hem de fonksiyonel ameliyatlar laparoskopik ve robotik cerrahi ile kapalı yöntemle yapılabilir olmuştur.

Mide Hastalıkları Nelerdir?

Midenin içini tamamen kaplayan mide zarı, mideyi mide sıvılarına karşı korur. Ancak mide zarında meydana gelen iltihaplar tüm mideyi kaplayabilir. Bu da karın ağrısı, mide ekşimesi, bulantı, geğirme gibi etkenlerle karşımıza çıkar. Mide ülseri ise mide zarının belirli bir bölgesinin tahrip olması ile meydana gelir. Mide asidinin bu tahrip olan bölge ile temas etmesi ülsere sebep olur. Acılı baharat kullanımı, aşırı çay kahve tüketimi, huzursuzluk ve stres de mide üslerini tetikleyen etkenler arasındadır. Halk arasında mide ekşimesi olarak adlandırılan ülser rahatsızlığında besinler mideden yemek borusuna tekrar geri gelir. Bu durum, zarın tahriş olmasına sebep olur.

Mide Hastalıklarının Kişi Üzerinde Etkisi

Kalp bölgesinde bası, geğirme ve bulantı gibi farklı etkenler ile kendisini gösteren mide ekşimesi, kişinin rahatsız hissetmesine sebep olur. Tüm bunların yanı sıra sindirim bozukluğu da mide hastalıkları arasındadır. Ağız kokusu, beyaz dil, mide ağrısı, mide ekşimesi, gaz ve şişkinlik gibi birçok farklı belirti ile kendisini gösteren sinirim rahatsızlıkları, doğru beslenme ile sağlığınızın koruma altına alınmasına yardımcı olur. En önemli mide hastalıkları arasında ise mide kanseri bulunur. Zayıflama, iştahsızlık gibi farklı belirtiler ile kendisini gösteren mide kanseri çeşitli faktörlere bağlı olarak meydana gelebilir. Bunun yanı sıra mide içinde oluşan ülserin zaman içerisinde kansere dönüşme riski bulunduğunu unutmayınız.

Mide Hastalıklarının Sindirim Sistemi Üzerine Etkisi

Sindirim sistemi, yaşamın en önemli fonksiyonlarından bir tanesidir. Besinlerin yapı taşlarına parçalanması amacıyla işlev gören sindirim sistemi, besinlerin kullanılmayan bölümlerinin dışkıya dönüştürülmesini sağlar. Hastalığın şiddetine ve türüne bağlı olarak değişen sindirim sistemi hastalıkları, vücudun diğer organlarına etki edecek ciddi problemlere sebep olabilir. Gastroenteroloji uzmanlarının uzmanlık alanlarına giren sindirim sistemi hastalıkları kusma, bulantı, dışkılama problemleri, rahatsızlık ve ağrı gibi birçok farklı etkende kendisini gösterebilir. Sindirim sistemi hastalıkları arasında safra kesesi hastalıkları, karaciğer hastalıkları, hemoroid, pankreas iltihabı, kabızlık, hazımsızlık, mide ülseri, gastrit, reflü hastalığı bulunabilir.

Mide Hastalıklarının Önemi

Mide içeriğinin yemek borusuna kaçması ile birlikte oluşan reflü hastalığı, genellikle hastalar tarafından fark edilmez. Ancak mide içeriğinin yemek borusuna kaçma problemi uyurken veya gün içerisinde sık sık gerçekleşiyorsa ciddiye alınması gereken bir durumdur. Yemek borusunda erezyon ve ülser gibi hasarları oluşturan reflü hastalığı, yutma güçlüğü ve göğüste yanma gibi problemlere de sebep olabilir. Azğıza asitli sıvı gelmesi, yutma güçlüğü ve göğüste yanma gibi problemleri ortaya çıkaran reflünün kontrol altına alınması için kişinin kilo kontrolünü doğru bir şekilde sağlanması gereklidir. Reflü rahatsızlığı tedavi edilmezse yemek borusunun alt uç bölümünde darlık meydana gelebilir.

Diğer Mide Hastalıkları ve Belirtileri

Bir diğer mide hastalığı ise gastrittir. Midenin mukoza dokuzunda meydana gelen inflamasyonlar gastrit rahatsızlığını oluşturan önemli etkenlerden bir tanesidir. Mide asitlerinin azalmasına yardımcı olan ilaçlar kullanılarak oluşan yaraların iyileşmesi sağlanabilir. Bakteri kaynaklı olan gastrit rahatsızlıklarında ise doktorun önerisi ile antibiyotik tedavisine başlayabilirsiniz. Mide hastalıkları arasında bulunan bir diğer problem ise mide ülseridir.

Mide dokusunun hasar alması ile oluşan mide ülseri, sindirim salgıları sebebiyle hasarlı olan mide dokusunda yaraların oluşmasına sebep olur. Kahve, sigara ve alkol alışkanlığı mide üsleri oluşmasında tetikleyici unsurlar arasındadır. Bu hastalık tedavi edilmezse karın boşluğunda sıvı birikimine sebep olabilir. Cerrahi girişimler, ilaç kullanımı ve diyet uygulaması ile tedavi edilen mide ülseri asitli gıdaların aşırı tüketimi, stres ve genetik yatkınlık gibi farklı etkenlerde de kişiyi muzdarip edebilir. Siz de mide rahatsızlıklarını ihmal etmeden, söz konusu belirtiler ortaya çıktığında doktorunuza danışınız.

Mide Hastalıkları Belirtileri

Mide ülserleri, fonksiyonel dispepsi, gastritler gibi birbirinden farklı rahatsızlıklar, kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Ancak bu problemlerin ortak rahatsızlık belirtileri vardır. Örneğin gastrit probleminde ağız kokusu, geğirme, midede sürekli dolgunluk hissi, şişkinlik, hazımsızlık, midede yanma ve artarak devam eden bir ağrı oluşabilir. Gastrit tanısı konulması için kişinin metabolik hastalıklarına ve mide mikrobuna bakılır. Eğer hasta için kısa süreli bir tedavi uygulanacaksa genellikle endoskopik incelemeler kullanılmaz, ilaç tedavisi ile sorunun çözülmesi sağlanır. Eğer hastanın ailesinde kanser öyküsü varsa endoskopi planlanabilir.

Mide kanseri yayılımına göre tedavi yöntemi belirlenebilir. Mide kanserinden korunmak için alkol ve sigara gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durmalı ve sağlıklı gıdalar tüketmelisiniz. Ailenizde mide kanseri öyküsü bulunuyorsa belirli periyotlarda mide kanseri taraması yaptırmalısınız. Bu sayede hastalığın erken bir şekilde teşhis edilmesini sağlayabilir ve tedavi sürecini çok daha rahat bir şekilde geçirebilirsiniz.

Mide Hastalıkları ve Belirtileri

Fonksiyonel dispepsi rahatsızlığı ise organik patoloji testleri ile ortaya çıkmayan bir rahatsızlıktır. Psikolojik olarak midenin ağrımasına sebep olan fonksiyonel dispepsi midede hazımsızlık, karın ağrısı ve yanma gibi problemler ile kendisini gösterir. Ülser benzeri bir karaktere sahip olan fonksiyonel dispepsi psikolojik faktörlerin mide üzerinde etkisinin en önemli göstergelerinden bir tanesidir. Kişinin bu rahatsızlığa karşı duyduğu problemlerin ilaç tedavisi ile desteklenmesi gereklidir. Mide hastalıkları arasında bulunan ülser ise midede bulunan doku tabakasının tahriş olması ile doku bütünlüğünün bozulmasını ifade eder. Mide ülseri belirtileri arasında ishal, siyah renkli dışkılama, kilo kaybı, kusma ve bulantı vardır. İleri derecede mide ülseri olan bir kimsede ateş, titreme, terleme, tansiyon düşmesi ve ciddi derecede karın ağrısı görülebilir.

Mide Hastalıklarında Kanserin Yeri

Mide kanseri, batılı ülkelerde ve ülkemizde 5. en sık görülen kanser türüdür. Japonya gibi uzak doğu ülkelerinde ise çok sık görülmekte ve ölümlerin başlıca nedenlerinden birini oluşturmaktadır. Maalesef, ülkemizde mide kanserlerinin büyük kısmı erken evreyi aştıktan ve komşuluğunda bulunan lenf bezlerine sıçradıktan sonra tespit edilmektedir. Mide kanseri çok erken dönemde yakalandığında endoskopik yöntemlerle çıkarılabilir. Ancak ülkemizde bu hastalar, tüm mide kanserli hastaların sadece %5’ini oluşturmaktadır. Bunun dışında kalan grup için, uygun evrede yakalandığı takdirde, yaşam şansını belirgin artıran tek yönem cerrahi olarak mide ve komşu lenf bezlerinin çıkarılmasıdır. Hatta erken evrede tespit edilen mide kanserinde doğru ameliyat tekniği uygulandığında hastalıktan tamamen kurtulmak mümkündür.

Az sayıda hastada mide kanseri çevre organları da tutar; bu hastalarda mideyle birlikte çoğu kez dalak ve pankreas kuyruğu da çıkarılır. Nadiren karaciğer ve kalın barsak rezeksiyonu da gerekli olur. Mide kanserli bazı hastalarda ameliyata ek olarak kemoterapi ve radyoterapi uygulanması gerekir. Mide kanseri mide giriş kısmını tutmuşsa ameliyattan önce kemoterapi ile (neoadjuvan tedavi) önce tümörde küçülme sağlanır, sonra ameliyat yapılır. Mide kanseri nedeniyle en sık uygulanan ameliyatlar midenin tümünün çıkarıldığı total gastrektomi, midenin orta ve çıkış kısımlarının çıkarıldğı distal subtotal gastrektomi ve yemek borusu alt ucu ve midenin giriş kısmının çıkarıldığı proksimal gastrektomi ameliyatlarıdır. Seçilmiş olgularda bu ameliyatların her biri laparoskopik ve robotik cerrahi yöntemlerle gerçekleştirilebilmektedir.

Mide Kanseri Türleri

Mide kanserini geliştiği bölgeye göre genel olarak dört gruba ayırabiliriz:

  1. Yemek borusundan mideye giriş yerinde yemek borusuna uzanan kanserler
  2. Midede Üst bölgede gelişen kanserler
  3. Midede orta bölgede gelişen kanserler
  4. Midede çıkışa yakın (alt) bölgede gelişen kanserler

Mide kanserini bölgelere göre bu şekilde sınıflamak, uygulanacak ameliyatın şeklini de belirler. Çünkü midede tümörün yerleşim yerine göre hem çıkarılacak mide kısmı ve boyutu, hem de lenf bezi temizliği farklılıklar gösterir.

Mide girişinden yemek borusuna uzanan tümörlerde hem midenin üst kısmı, hem de yemek borusunun alt kısmı alınarak, lenfatik diseksiyonla birlikte tam temizlik sağlanır. Bu tümörlerde midenin kalan kısmı yemek borusuna doğrudan bağlanabilir. Mide üst bölge ve orta bölge kanserlerinde yeterli lenf bezi temizliği yapabilmek ve geride kanserli doku bırakmamak için midenin tümünü almak gerekebilir.  Mide alt bölge ve çıkışa yakın gelişmiş kanserlerde ise midenin alt ve orta kısmı alınır ve geriye midenin %30-40 kısmı kalır.

Biz uygun olan tüm hastalarda en az %25 mide bırakacak şekilde ameliyat yapmayı tercih ediyoruz. Bilimsel olarak önerilen de bu şekilde yapılmasıdır.

Mide Kanseri Ameliyatı

Kişinin yaşam kalitesini artırmak ve kanseri tedavi etmek amacıyla uygulanan mide kanseri ameliyatı, sindirim sistemi rahatsızlıklarının tedavi edilmesine yardımcı olur. Parsiyel sastrektomi veya midenin tamamen alınması anlamına gelen total gastrektomi gibi farklı uygulama yöntemleri ile gerçekleştirilen mide kanseri ameliyatında kanserli mide dokusunun yanı sıra etrafında bulunan lenf bezlerinin de çıkarılması sağlanır. Mide kanseri ameliyatı, hastaya ve kanserin oluşumuna bağlı olarak 2 saat ila 5 arası saat arasında sürebilir. Mide kanseri ameliyatı, kişinin sağlığına kavuşması için oldukça önemlidir. Hastanın klinik durumu, hastalığın teşhis edildiği evre, tedavinin şekli ve yöntemi gibi etkenler kişiden kişiye göre değişebilir. Kanser teşhisi ne kadar erken konulursa tedavinin başarı oranı da o kadar fazla olur.

Mide kanserinde laparoskopi uygulamak için birinci şart, açık ameliyatta yapıldığı şekilde iyi bir lenf dokusu temizliği yapılmasıdır. Yani sadece mideyi değil, kanserin ulaşmış olabileceği çevredeki lenf bezlerini de çıkartmak gerekir. 

Biz de son yıllarda mide kanserinde laparoskopik ve robotik ameliyat oranımızı belirgin şekilde artırdık. Midenin üçte ikisinin alındığı distal subtotal gastrektomi ameliyatını hastaların %80’inde laparoskopik uygulamaktayız. Midenin tümünün alındığı total gastrektomi ameliyatlarının ise %50’sini laparoskopik yöntemle gerçekleştiriyoruz. Proksimal gastrektomi için de oran benzerdir.

Midenin kanser olmayan ve genelde daha iyi huylu olan Gastrointestinal Stromal Tümör (GIST) isimli tümör türü için, midenin sadece tümörü içeren kısmının çıkarılması yeterlidir. Buna kama rezeksiyon veya parsiyel gastrektomi adı verilir. Bunlarda çoğunlukla lenf bezi temizlenmesi gerekmez. GIST formundaki tümörler için günümüzde hemen her zaman laparoskopik olarak  cerrahi işlem yapılabilmektedir.

Yemek borusu ya da özefagus kanseri, özellikle ülkemizin doğu anadolu bölgesinde sık görülen bir kanser türüdür. Özefagus kanseri, yerleşim yerine göre farklı şekillerde tedavi edilir. Yemek borusunun yutak altı ve boyun kısımlarında meydana gelen kanserlerde genelde ameliyat uygulanmaz, radyoterapi (ışın tedavisi) ile tedavi edilir. Yemek borusu orta kısım tümörlerinde genelde yemek borusu tümüyle çıkarılır, mide tüp şekline getirilerek boyun bölgesinde özefagus alt ucuna bağlanır. Yemek borusu ile mide birleşim yerine yakın tümörlerde ise yemek borusunun dörtte üçü çıkarılarak, mide göğüs boşluğunda özefagusa bağlanır. Özefagus orta-ileri evrede yakalanmış ise ameliyat öncesi kemoterapi ve ışın tedavisi verilerek önce tümör küçültülür, sonra ameliyat uygulanır.

Yemek borusu kanserinde de son yıllarda artan oranda laparoskopik – torakoskopik yöntem adı verilen, hem karın hem de göğüs boşluğundan birkaç delik açılarak kapalı yöntemle ameliyat gerçekleştirilmektedir. Biz de son yıllarda gerçekleştirdiğimiz yemek borusu özefagus kanseri ameliyatlarının yarıdan fazlasını kapalı yöntemle (laparoskopik – torakoskopik) uyguluyoruz. Bu hastalarda ameliyattan sonra derlenme daha hızlı, ağrı daha az, sonuçta normal hayata dönüş daha kısa sürede olmaktadır.

Mide Kanseri Ameliyatı Alternatifleri

Mide kanseri cerrahisi, aslında mide etrafı lenf bezleri ve dokularının cerrahisidir denilebilir. Neden mi? Çünkü mideyi organ olarak basitçe çıkarmak, aslında Genel Cerrahi uygulamaları içinde çok da zor olmayan bir işlemdir. Asıl zor olan ve her cerrahın aynı kalitede gerçekleştiremediği kısım, midenin etrafında bulunan ve kanser hücrelerinin sıçramış olabileceği lenfatik dokunun lenf bezleriyle birlikte temizlenmesidir. Buna lenfatik diseksiyon diyoruz. Burada kritik konu bu lenf bezlerinin önemli damarlar etrafında kümelenmiş olması ve damarlara zarar vermeden lenfatik temizliği yapmak gerekmesidir. Hedef, hem damarları özenle korumak, hem de etrafta lenfatik doku bırakmadan yüksek kaliteli diseksiyon yapmaktır. Özensiz aşırı diseksiyonda karaciğeri ve dalağı besleyen damarlar zarar görebilir, yetersiz diseksiyonda ise damarlar korunabilir ama bu kez de etrafta kanserli lenfatik dokular kalabilir.

Mide kanserinde lenfatik temizlik ve diseksiyon konusunda standartlar dünya çapında büyük oranda belirlenmiş olsa da, iş pratik uygulamaya geldiğinde her cerrah için lenf bezi diseksiyonu farklılıklar gösterebilmektedir.

Her çeşit ameliyatı yapmayan, sadece belli konularda spesifik çalışan uzmanlaşmış cerrahların ve merkezlerin diseksiyon kalitesinin daha iyi olduğu, bunun da hem ameliyat sonrası komplikasyon gelişimini azalttığı hem de uzun dönem sağkalıma katkısının olduğu bilimsel çalışmalarda gösterilmiştir.

İmmünoterapi, hedefe yönelik tedavi, radyoterapi, kemoterapi ve ameliyat gibi yöntemlerin uygulandığı mide kanseri tedavisinde en doğru sonucu almak için mutlaka doktorunuzun önerilerine uyumalısınız. Mide kanserinde kullanılan tedavi yöntemlerinden biri olan kemoterapi, ağız veya damar yoluyla kanser tedavisi için geliştirilen ilaçların verilmesini sağlar. Bu ilaçları kanser hücrelerinin yayıldığı dokulara da etki ederler. Bazı durumlarda radyoterapi ile birlikte uygulanabilen kemoterapi, mide kanseri ameliyatından önce de verilebilir. Kanser hücresinin küçülmesi ve ameliyata uygun hale getirilmesi için uygulanan kemoterapi, kanser ameliyatından önce yapılıyorsa neo-adjuvan olarak adlandırılır. Kanserin tekrarlamasını önlemek ve mide kanserini tamamen ortadan kaldırmak için ameliyat sonrası da kemoterapi verilebilir. Ameliyat sonrası verilen kemoterapilere ise adjuvan olarak adlandırılır.

Mide Kanseri Ameliyatı Sonrası

Ameliyat sonrasında ışın tedavisi ve kemoterapinin bir arada verilmesi kemoradyoterapi olarak adlandırılır. Ameliyattan kanserli dokunun tamamen çıkarılmadığı durumlarda oldukça etkili olan kemoradyoterapi, hastaların yaşam konforunu ve yaşam süresini artırır. Mide kanserinin diğer kanser türlerinde olduğu gibi ameliyat sürecinde bazı riskleri ve komplikasyonları olabilir. Ölümcül yan etkiler geliştirebilen mide kanseri ameliyatında akciğer ve kalp rahatsızlıkları anesteziye bağlı olarak değişebilir. Son derece hassas bir ameliyat olan mide kanseri ameliyatı sonrasında kişinin beslenme alışkanlıklarına dikkat etmesi ve asitli içeceklerden uzak durması gereklidir.

Mide Kanseri, Yemek Borusu Kanseri ve Cerrahisi

Mide, yemek borusu (özefagus) ile oniki parmak barsağı (duodenum) arasında yer alan, cerrahi açıdan kendine özgü bir anatomisi ve damar yapılanması olan özel bir organdır. Mide kanseri tedavisinde uygulanan ameliyat türleri açısından son 20 yılda çok büyük değişikler olmamıştır. Ancak, tıptaki gelişmeler sayesinde mide ameliyatlarının minimal invaziv yöntemlerle yapılabilirliği artmış, günümüzde hem rezeksiyonlar hem de fonksiyonel ameliyatlar laparoskopik ve robotik cerrahi ile kapalı yöntemle yapılabilir olmuştur.

Mide kanseri, batılı ülkelerde ve ülkemizde 5. en sık görülen kanser türüdür. Japonya gibi uzak doğu ülkelerinde ise çok sık görülmekte ve ölümlerin başlıca nedenlerinden birini oluşturmaktadır. Maalesef, ülkemizde mide kanserlerinin büyük kısmı erken evreyi aştıktan ve komşuluğunda bulunan lenf bezlerine sıçradıktan sonra tespit edilmektedir. Mide kanseri çok erken dönemde yakalandığında endoskopik yöntemlerle çıkarılabilir. Ancak ülkemizde bu hastalar, tüm mide kanserli hastaların sadece %5’ini oluşturmaktadır. Bunun dışında kalan grup için, uygun evrede yakalandığı takdirde, yaşam şansını belirgin artıran tek yönem cerrahi olarak mide ve komşu lenf bezlerinin çıkarılmasıdır. Hatta erken evrede tespit edilen mide kanserinde doğru ameliyat tekniği uygulandığında hastalıktan tamamen kurtulmak mümkündür. Az sayıda hastada mide kanseri çevre organları da tutar; bu hastalarda mideyle birlikte çoğu kez dalak ve pankreas kuyruğu da çıkarılır. Nadiren karaciğer ve kalın barsak rezeksiyonu da gerekli olur. Mide kanserli bazı hastalarda ameliyata ek olarak kemoterapi ve radyoterapi uygulanması gerekir. Mide kanseri mide giriş kısmını tutmuşsa ameliyattan önce kemoterapi ile (neoadjuvan tedavi) önce tümörde küçülme sağlanır, sonra ameliyat yapılır. Mide kanseri nedeniyle en sık uygulanan ameliyatlar midenin tümünün çıkarıldığı total gastrektomi, midenin orta ve çıkış kısımlarının çıkarıldğı distal subtotal gastrektomi ve yemek borusu alt ucu ve midenin giriş kısmının çıkarıldığı proksimal gastrektomi ameliyatlarıdır. Seçilmiş olgularda bu ameliyatların her biri laparoskopik ve robotik cerrahi yöntemlerle gerçekleştirilebilmektedir.

Mide kanserinde laparoskopi uygulamak için birinci şart, açık ameliyatta yapıldığı şekilde iyi bir lenf dokusu temizliği yapılmasıdır. Yani sadece mideyi değil, kanserin ulaşmış olabileceği çevredeki lenf bezlerini de çıkartmak gerekir.

Biz de son yıllarda mide kanserinde laparoskopik ve robotik ameliyat oranımızı belirgin şekilde artırdık. Midenin üçte ikisinin alındığı distal subtotal gastrektomi ameliyatını hastaların %80’inde laparoskopik uygulamaktayız. Midenin tümünün alındığı total gastrektomi ameliyatlarının ise %50’sini laparoskopik yöntemle gerçekleştiriyoruz. Proksimal gastrektomi için de oran benzerdir.

Midenin kanser olmayan ve genelde daha iyi huylu olan Gastrointestinal Stromal Tümör (GIST) isimli tümör türü için, midenin sadece tümörü içeren kısmının çıkarılması yeterlidir. Buna kama rezeksiyon veya parsiyel gastrektomi adı verilir. Bunlarda çoğunlukla lenf bezi temizlenmesi gerekmez. GIST formundaki tümörler için günümüzde hemen her zaman laparoskopik olarak cerrahi işlem yapılabilmektedir.

Yemek borusu ya da özefagus kanseri, özellikle ülkemizin doğu anadolu bölgesinde sık görülen bir kanser türüdür. Özefagus kanseri, yerleşim yerine göre farklı şekillerde tedavi edilir. Yemek borusunun yutak altı ve boyun kısımlarında meydana gelen kanserlerde genelde ameliyat uygulanmaz, radyoterapi (ışın tedavisi) ile tedavi edilir. Yemek borusu orta kısım tümörlerinde genelde yemek borusu tümüyle çıkarılır, mide tüp şekline getirilerek boyun bölgesinde özefagus alt ucuna bağlanır. Yemek borusu ile mide birleşim yerine yakın tümörlerde ise yemek borusunun dörtte üçü çıkarılarak, mide göğüs boşluğunda özefagusa bağlanır. Özefagus orta-ileri evrede yakalanmış ise ameliyat öncesi kemoterapi ve ışın tedavisi verilerek önce tümör küçültülür, sonra ameliyat uygulanır.

Yemek borusu kanserinde de son yıllarda artan oranda laparoskopik – torakoskopik yöntem adı verilen, hem karın hem de göğüs boşluğundan birkaç delik açılarak kapalı yöntemle ameliyat gerçekleştirilmektedir. Biz de son yıllarda gerçekleştirdiğimiz yemek borusu özefagus kanseri ameliyatlarının yarıdan fazlasını kapalı yöntemle (laparoskopik – torakoskopik) uyguluyoruz. Bu hastalarda ameliyattan sonra derlenme daha hızlı, ağrı daha az, sonuçta normal hayata dönüş daha kısa sürede olmaktadır.

Mide kanseri ameliyat çeşitleri ve lenf bezlerinin temizlenmesi

Mide kanseri cerrahisi, aslında mide etrafı lenf bezleri ve dokularının cerrahisidir denilebilir. Neden mi? Çünkü mideyi organ olarak basitçe çıkarmak, aslında Genel Cerrahi uygulamaları içinde çok da zor olmayan bir işlemdir. Asıl zor olan ve her cerrahın aynı kalitede gerçekleştiremediği kısım, midenin etrafında bulunan ve kanser hücrelerinin sıçramış olabileceği lenfatik dokunun lenf bezleriyle birlikte temizlenmesidir. Buna lenfatik diseksiyon diyoruz. Burada kritik konu bu lenf bezlerinin önemli damarlar etrafında kümelenmiş olması ve damarlara zarar vermeden lenfatik temizliği yapmak gerekmesidir. Hedef, hem damarları özenle korumak, hem de etrafta lenfatik doku bırakmadan yüksek kaliteli diseksiyon yapmaktır. Özensiz aşırı diseksiyonda karaciğeri ve dalağı besleyen damarlar zarar görebilir, yetersiz diseksiyonda ise damarlar korunabilir ama bu kez de etrafta kanserli lenfatik dokular kalabilir.

Mide kanserinde lenfatik temizlik ve diseksiyon konusunda standartlar dünya çapında büyük oranda belirlenmiş olsa da, iş pratik uygulamaya geldiğinde her cerrah için lenf bezi diseksiyonu farklılıklar gösterebilmektedir.

Her çeşit ameliyatı yapmayan, sadece belli konularda spesifik çalışan uzmanlaşmış cerrahların ve merkezlerin diseksiyon kalitesinin daha iyi olduğu, bunun da hem ameliyat sonrası komplikasyon gelişimini azalttığı hem de uzun dönem sağkalıma katkısının olduğu bilimsel çalışmalarda gösterilmiştir.

Aşağıdaki resimlerde, mide ve etrafında kümelenmiş, kanser hücrelerinin sıçrayabileceği lenf bezleri ve kanalları gösterilmektedir. 

Mide kanserini geliştiği bölgeye göre genel olarak dört gruba ayırabiliriz:

  1. Yemek borusundan mideye giriş yerinde yemek borusuna uzanan kanserler
  2. Midede Üst bölgede gelişen kanserler
  3. Midede orta bölgede gelişen kanserler
  4. Midede çıkışa yakın (alt) bölgede gelişen kanserler
27ddca eb5e5c351a304239b11836e1b97c2f3b mv2
27ddca 6609708736f746908ba6dd7734c0fec7 mv2
27ddca 635a8af714b448ae803f509a1245f742 mv2
27ddca 77620a3de17e479aba39f535dd964140 mv2
27ddca 7c00a3bf003d45e6adb3cd4f70cef90b mv2

Mide kanserini bölgelere göre bu şekilde sınıflamak, uygulanacak ameliyatın şeklini de belirler. Çünkü midede tümörün yerleşim yerine göre hem çıkarılacak mide kısmı ve boyutu, hem de lenf bezi temizliği farklılıklar gösterir.

Aşağıdaki resimlerde mavi boyalı alanlar şeklinde görüldüğü gibi, mide girişinden yemek borusuna uzanan tümörlerde hem midenin üst kısmı, hem de yemek borusunun alt kısmı alınarak, lenfatik diseksiyonla birlikte tam temizlik sağlanır. Bu tümörlerde midenin kalan kısmı yemek borusuna doğrudan bağlanabilir. Mide üst bölge ve orta bölge kanserlerinde yeterli lenf bezi temizliği yapabilmek ve geride kanserli doku bırakmamak için midenin tümünü almak gerekebilir.  Mide alt bölge ve çıkışa yakın gelişmiş kanserlerde ise midenin alt ve orta kısmı alınır ve geriye midenin %30-40 kısmı kalır.

Biz uygun olan tüm hastalarda en az %25 mide bırakacak şekilde ameliyat yapmayı tercih ediyoruz. Bilimsel olarak önerilen de bu şekilde yapılmasıdır.

27ddca 6844efc712b04b1080559d10140b0c82 mv2
27ddca 95a897ace3f442ab8bca053a6e60df23 mv2
27ddca 8b5c1e48d2444e2faa5b01f5169b50ff mv2
27ddca 1163d4c4a9cc4f07a584e756f6bd1f50 mv2

Mide kanseri yeterince erken dönemde yakalandığında hem çıkarılan mide kısmı, hem de gerekli olan lenfatik temizlik azalmaktadır. Hatta bazı hastalarda endokopik olarak tümörlü kısım çıkarılmakta ve hiç lenfatik temizlik yapılmamaktadır.

Aşağıdaki şekilde erken mide kanserinde mide ameliyatı ve lenfatik temizlik alanlarını mavi boyalı kısımda görebilirsiniz.

27ddca_3c52b9b880b148da80fc692bac7ae2d5_mv2

Laparoskopik - robotik mide kanseri ameliyatı örnekleri

Mide Kanseri ve Cerrahisi – Sıkça Sorulan Sorular

Karın ağrısı, kilo kaybı, iştahsızlık, bulantı, halsizlik, hazımsızlık, yutma güçlüğü mide kanserinin en sık görülen belirtileridir. Tabi ki bu belirtilerin görüldüğü her insan mide kanseridir denemez. Bu şikayetler onlarca farklı hastalığa, nedene bağlı olabilir. Bunlardan sadece biri mide kanseridir.

Mide kanseri tanısı endoskopi ile midenin incelenmesi ve buradaki şüphe duyulan kitleden parça alınıp biyopsi yapılması ile konur. Tabi endoskopi yanında tomografi, PET gibi görüntüleme yöntemleri de hastalığın tanısı ve yaygınlığının belirlenmesinde çok yardımcı olur.

Evet mümkün. Erken evrede, yani henüz tümör küçükken tanı konup doğru şekilde tedavi edilen hastaların bu hastalıktan tamamen kurtulması mümkündür.

Mide kanseri toplam 4 evredir. 1. Evre tümörün büyümeden tespit edildiği, 4. Evre ise hastalığın başka organlara yayıldığı anlamına gelir. Ülkemizde en çok 3.evrede hastalarla karşılaşıyoruz. 3. Evrede hastalık midede büyümüştür, mide etrafı lenf bezlerini tutmuştur ancak başka organlara sıçramamıştır.

Mide kanseri karaciğer metastazı olan hastaların bazılarında cerrahi tedavi gerekli ve uygun bir yaklaşımdır. Hangi hastanın ameliyattan yarar göreceği, detaylı inceleme sonucu belli olur.

Az sayıda seçilmiş hasta grubunda karın zarına yayılma durumunda da ameliyattan yarar elde edilebilir. Bu ameliyatlarda sıcak kemoterapi uygulaması da yapılabilmektedir.  Bunun için doğru hasta seçimi büyük önem arzeder.

Evet, birçok hastada ameliyat öncesi 2.5 ila 3 ay süren kemoterapi ile küçülme sağlanır, sonra ameliyat gerçekleştirilir. Bazı hastalar ise kemoterapi almadan, doğrudan ameliyat edilirler.

Evet, birçok hastamızı laparoskopik kapalı yöntemle ameliyat ediyoruz. Bu işlem açık cerrahideki başarı oranları ile yapılabilmektedir.

Her ameliyatın riskleri vardır, önemli olan göze alınabilir düşük risk ile ameliyatı gerçekleştirmektir. Kaliteli bir ön değerlendirme ve titiz bir cerrahi teknikle riskler oldukça azaltılabilir. Risk genelde dikiş yerlerindeki sızıntı, yani kaçaktan meydana gelmektedir. Kaçak riskini azaltmanın da yöntemleri vardır. Biz geçtiğimiz 4 yılda mide kanseri ameliyatı gerçekleştirdiğimiz tüm hastalarımızı taburcu ettik.

Bu sorunun cevabı, hastalığın yerine göre değişir. Midenin giriş kapakçığı, yani üst kısmına yakın olan tümörlerde genelde midenin tümü alınırken, orta bölüm ve çıkış kısmında yerleşmiş tümörlerde midenin bir kısmının alınması yeterli olmaktadır. Burada temiz şekilde hastalığı tümüyle çıkartmak asıl hedeftir.

Evet, midede tümör ilişkili lenf bezleri tamamen temizlenir. Bu lenf bezi çıkarımı midenin tümü alındığında ve bir kısımı alındığında teknik olarak bazı farklılıklar gösterebilir.

Ameliyat öncesi kemoterapi almış hastaların çoğunda cerrahi sonrasında da koruyucu amaçlı kemoterapi ihtiyacı olur. Ameliyat öncesi kemoterapi almamış hastalarda sonradan kemoterapi ihtiyacı, hastalığın evresine göre belirlenir.

Mide kanserli hastaların küçük bir grubunda ışın tedavisine ihtiyaç olmaktadır. Işın tedavisi genelde midenin giriş kapakçığı, yani üst kısmındaki tümörlerde bazen gerekir.

Evet tabi ki. Mide kanseri ameliyatı sonrası hastalarımızı haşlanmış tavuk, köfte ve ekmek yiyebilir durumda taburcu ediyoruz. Evde gıda alımı da belli kurallar içinde aile ile birlikte sofraya oturarak olabilir. Yani bir eksiklik, sakatlık söz konusu değildir.

Evet, özellikle midesinin tümü alınmış olan hastalarda, ameliyat sonrası birkaç ay bazı besleyici içecekler ile destek faydali oluyor. Yemeklerde öğünlerde iyi beslenen hastalarda bu ihtiyaç azalıyor.

Ameliyat sonrası bir iki ay kilo kaybı devam edebilir. Bu genelde hastanın kilosunun %10-12 si kadardır. Örneğin 70 kiloluk hastada 7-10 kg. Kilo kaybı görülebilir.